

63-MEZAR TAŞI
Günümüzde Sürgün Şehitleri Anıtı’na ev sahipliği yapan l'Île-de-France Meydanı, o yeşil görüntünün altında ve arkasında karanlık bir geçmişi temizleme çabasının ürünüydü. Notre Dame Katedraline yakın bu alan, 1914 yılında parka dönüştürülene kadar Paris’in ilk morglarından birinin de ev sahibiydi. 19. Yüzyılda gittikçe büyüyen Paris’te, nüfus artışına paralel suç oranları da oldukça yükselmiş, cinayetler, kazalar, intihar vakalarında ciddi bir artış yaşanıyordu. Çoğu evinden uzak bir yerde ölen ve kimliği belirlenemeyen cesetler büyük bir soruna dönüştüğünde, ölülerin bir cam arkasında sergilendiği morg kentin en önemli mekânlarından biri halini almıştı.
Teşhis edilebilmeleri için camlı bir bölme arkasında mermer masalar üzerine, hafif eğimli olarak yerleştirilen ölü bedenleri izlemeye gelen meraklı bir kalabalık peydah olmuştu. Bazı günler kalabalık ziyaretçi ordusu yüzünden, çoğu kişi ölüsünü bulamadan geri dönebiliyordu. Masaların tam üstünden geçen borulardan akan soğuk su, bozulmayı önlemek ve geciktirebilmek için ölü bedenlerin üzerine akıtılıyordu. Yapılan sergilemeye rağmen çoğu ceset teşhis eden çıkmaması yüzünden kimsesizler mezarlığına, çoğu kere de üst üste olmak üzere gömülüyordu.
Kayıtlar, alanın parka dönüştürüldüğü 1914 yılına kadar yaklaşık olarak 40,000 kişinin morgu ziyaret ettiğini göstermektedir. Şımarık turistler ve ölü beden seviciler bir kenara bırakılacak olursa morgda günler sorunsuz geçiyordu. Ta ki Notre Dame Katedrali'nin bitişiğindeki devasa meşe ağacına el ve ayaklarına çakılan çivilerle tutturulmuş o ceset bulunana kadar. Ölünün bulunması ve morga getirilerek teşhis için sergilenmesi tüm şehirde bir kaosa dönüşecek, olanlar yüzünden sırasıyla; Morg Müdürü, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı sinir krizi geçirecekti.