Ses

O güne dair hatırladıklarım çok silik. Konur Sokağın başında bir yere oturtmuştu Aynur beni. Zincirimi bozdurup geleceğim yazmıştı elindeki kağıda hızlı hızlı. Aceleye gerek yoktu artık aslında, nereye gidebilirdim ki? Hem de oraya nasıl geldiğimi bile bilmekten acizken... Aynur ne zaman döndü hatırlamıyorum ama sonraki karede ses geçirmeyen bir odanın içerisindeydim. Elimde bir buton ve kağıtta da bir yazı: ses duyduğunda butona basmalısın. Muhtemelen Aynur yazmış olmalı, zor okunuyor çünkü. Burada ne aradığımı bilmiyorum, onların da ne aradıklarından haberim yok doğrusu. Meğer içimdeki sesi arıyorlarmış, hani o sabah aniden bende kaybolanı. Ümit yok demiş adam Aynur'a; kulakların ikisi de sıfıra inmiş, düzelmez. Artık bunları kağıttan değil Aynur'un ıslak yanaklarından okuyorum, hem bu sefer yazı daha net. Aynı gün daha geç saatte ve bir grup tanıdık içerisinde kendimi bir muayene masasında hatırlıyorum. Tanıdıklar diyorum çünkü hiçte kimlik tespiti yapabilecek durumda değilim. Yalnız ıslak yanakları olan birisi var ki, muhtemelen o Aynur. Hem galiba onu bu sabahta görmüştüm. Nasıl da oradan oraya geçiyorum tam olarak farkında değilim ama ışınlanma henüz yok bundan eminim. Bana göre iki dakika önce başka bir hastanede muayene ediliyordum, ama meğer o sabahmış. Bu ıslak yanaklı kızın iddiası ki, artık onu tanımakta zorluk çekiyorum. Beynimdeki karmaşık senfoninin esiri iken, bizim evde kalan ve sürekli ağlayan "o" inatçı kızın verdiği ilaçları havaya tükürüyorum diye aynı gece hastaneye yatırılıyorum. Aslında iyi birine benziyor ama neden hep etrafımda yada neden her yerde karşıma çıkıyor, bu konuda bende hiç bir kayıt yok. Duyma yetim kayboldu ama koku alabiliyorum çok şükür. Belki bir iki de hemşire görmüşümdür emin değilim. Hem gidecek yerim olup olmadığını da artık bilemiyorum. Burada, kimlerin arasındayım çıkaramıyorum ama kulaklarımda uğuldayan milyarlarca farklı sesten bir ikisi artık tanıdık gelmeye başlıyor. Hastaneye gelirken yanımda sanki bir de kız vardı ama, şimdi bu konuda pek fikir yürütebilecek halde değilim. Serum geldi galiba, hııııı hem de bidonla...

hep bir yol ayırımı hazırlar insana yaşam,

peki şimdi nereye?

içimizdeki sesleri duymak yalnızca ceza olurdu,

oysa düşünebilmenin sessizliği ne harikâ...