Be Adam

öyle bir çalış ki, hiç yetmesin;

sabah temiz çık,
akşam illâki tozlu ama huzur içerisinde dön,
hizmetteydin geçmişe
tertemiz hisset kendini;
derviş ol terk eyle iskeleti teni,
düş vakti geldiğinde taş'ın zamanında aşk'a;
ihmâl eyleme sussun dış'ın,
ev sahibi ruhlarla konuşsun diye iç'in;
duymasa da kimse,
bir sen  al geçmişten gelen selamları,
bürün ışığına,
çok derinde de olsa ara kendi içindekini;
öyle gülümse ki tüm evrene,
korkma,
düşün ki İbrâhim ve İsmail'in evindesin
keşfet en saf sevgiyi,
sırtında yavrularını taşıyan akrep bile ahbabın olsun,
sonra sonsuz olmak için
ölü yılana değsin elleriniz;
nerede olursan ol,
şu an gibi,
hep orada,
onunla birlikte olmayı dile;
her köşesine yürümelerin,
sadece sevgiliye yürümeler gibi olsun;
direnme sakın,
teslim et kendini sarsın rüzgârı bedenini;
herkes  yitse de gün'de, bir sen kaybolma,
gerçeğe giden yolu bul diye düştüğü yerde yol olsun
göz yaşların;
silkin,
aç kollarını iki yana be adam
kucaklayıver zamanı,
dön sonra usulca etrafında,
yolla babadan kalma bâki selamını ovaya,
bırak Sarı Gelin'in tınıları dolsun bu arada ruhuna;
velev ki uzaktasın sakın ha sakın unutma;
ara kendini,
git izinden anılarının;
sırtından vurulmuş olsan da
hem öyle bir an ki,

her biri sanki ilâhi tavaf'ın olsun...