Kaç yüzyıldır öpüyor
Israrcı
rüzgârlar,
kabir gibi suskun vadinin
tepesine konuk
yorgun taşlarını.
Güneşin kırbacı inerken
gövdene,
zaman ince ince
çekmiş gibi
damarlarından hayatı.
Gökyüzü değişti,
şahit olduğun yaşam
uzaklaştı,
artık
yalnızlığında gizli
seslerin gölgesi.
Ey şanlı dilsiz,
unutulmuş zamanın gözcüsü,
söylesene
kaç bulut geçti üstünden
ve
kaç yağmurla ıslandı
o güzel yüzün...