El ayak çekik, kulaklarım soğuktan yangın yeri
yalnızlığımın adı karanlığa karıştı.
Acemi kahkahalar eşliğinde
kayısı ağacından seken
komşu evin ışığı,
uzaktan bir köpek havlamasıyla
kucaklaştı
ama nasıl da küçüğüm...
Acı
karda küçük ayaklarımın izi,
burnumda
gecekondu mahallesinin
lastikli kömür kokusu
İçte sıkıntı
dediğin,
yarım yüzyıllık fakirlik
şahitliğinde
dinmeyen ağırlık hissi.
Ey gönül efendisi,
bugün
ömürden eksilen her nefestesin
tekrarın yok gelip geçtin kalbimden,
fark edilmeyen kayıpların
en büyüğüsün
süzülüp giderken
ellerimden
ama var ya nasıl da küçüğüm…