
Buhran zamanlarında iki insan grubunda bir tür enflasyon yaşanıyor. Biri sahte şeyhler ki orta çağ insanlarının sağda solda yaptıkları muhabbeti din diye anlatanlar diğeri de kendilerine astrolog diyen falcı tayfası. Frekans temizleyen mi ararsınız, karşıdaki niyetine içtiği kahve fincanından umut satanlar mı ararsınız, tarotçular, pandülcüler, ler lar lar diye eklerseniz sizin de uzunnnnn bir listeniz olur. Bu konudaki son nane, Kasım ayı falları. O dönem kapanıyor, bu dönem başlıyor. Her ne hikmetse herkesten özür dileniyor, frekanslar yükseliyor, psişik güçler artıyor, üzüntüden ölmüş kahrolası ex’ler pişmanlıkla dönüyor, o mallar dönmezse daha büyük bir aşk başlıyor, büyük paralar beni buluyor yor yor vs. Sen onca sene yaşa, bir yığın insana hakkın geçsin, eşek yüküyle hata yap, gelen geçenle birlikte delip geçenin olsun, hayat denen ve aslında anlamı sadece ölmeye çalışmak olan bu garip zaman yanılsaması içinde şu vakte gel ve evren her şeyi ayaklarının altına sersin. Eğer bunlar gerçekleşirse elbet hayatımda olan bazı küçük değişikliklerden fark edilir; mesela artık İtalya’ya yerleşmenin vakti gelmiş demektir, bir türlü kullanamadığım 45 metrelik yatla Akdeniz’e açılıp karadan uzaklaşırım, Korsika’nın en iğrenç peynirlerini, İtalyanların Roma döneminden beri ürettikleri Pepperoni sucuklarını, kısa yazılarımda bok attığım Malta Adasının meşhur kekik balını yerken, ne olacak bu Akdeniz’in hali mirim diyerek dolanırım. Sözün özü: Eğer bu dediklerim olmazsa var ya kahrolsun falcılar…